Bazen her gün yanında duran insanlara güvenmezsin de, gider sana 899 km uzaklıktaki birine güvenirsin. 
Güvenmenin mesafesi yoktur çünkü. 
Güvenmenin meselesi vardır. 
Herkese güvenilmez. 
Herkese güvenilmeyeceğini, yediğin darbelerden sonra anlamanın kattığı acı insanları büyütüyormuş. 
Biz de böyle büyüdük işte. 
Herkese güvenilmeyeceğini, herkesin sevilmeyeceğini ve herkesin ”herkez” diye yazılsa da artık fark etmeyeceğini zaman gösterdi bize. 
Sevmekte böyle bir şey işte, her gün elini tutabileceğin, dokunabileceğin insanları sevemezsin de, belki de hiç görmediğinden, belki de hiç göremeyeceğin birisini seversin. 
Bu kalp organı çok farklı çalışıyor çünkü. 
Bazen sadece bir fotoğrafa bakarak aşık olabiliyor insan. 
Bazen de sadece ses tonuna. 
İşte o andan sonra, karşına kim çıkarsa çıksın herkesi farklı sınıflandırmaya koyuyorsun. 
Aklın daima onda oluyor.

Bazen farklı şehirde oturan birisini seversin, otobüs biletleri, hava yolları, hızlı tren, ve metrobüs. 

Bazen o şehrin hava durumunu incelersin. 
Yarın hava soğuk, kalın giyinse bari. 
Bazen, o şehrin takımını desteklersin, haksız penaltı ile 3 puan gitti. 
Bazen de o şehirde adı geçen bir haberi okurken,
Bazen, bütün bazen ler çoğalır. 
Siz hiç uzakta oturan birini sevdiniz mi? 
Her gün yanında olamadığınız, her gün elini tutamadığınız. 
Çok kötüyüm dediğinde ise, hiçbir şey yapamadığınız.
Mesafe, telefonla konuşurken ses tonundaki değişimin sebebidir.
Alo, çok özledim.
Kendine dikkat et..
Erkan Akagündüz

Bir yanıt yazın