AĞLAYANLAR DEĞİL,
AĞLATANLAR YERE EĞMELİ BAŞINI
Ah be çocuk!
Hep böyle gidecek değil ya..
Elbet bir gün kuruyacak gözlerinin yaşı
Mutluluklara dönüşecek yüreğinin o hüzünlü telaşı
Elbet bir gün
Mutluluk renginde tebessümler işlenecek senin de dudağına
İşte o gün
Sen “Seni seviyorum” dediğinde
O da “Ben de seni” diye fısıldayacak kulağına
İşte o gün
Aşk nefes nefes sararken seni
Vuslatın gözleriyle göreceksin
Bakışlarında baharlar taşıyan birini
Ne olursa olsun
Sana can verenin hatrına
Sabrı yazmalısın hayatın her satırına
Üzülsen bile küsmemelisin hayata
Vefasızlara kızıp da aşka kahretmemelisin
Aşka kahredip de
Yüreğini azletmemelisin
Vefasızın biri yüzünden, soldurmamalısın bütün sevinçlerini
Bir gün gelecek, elbette birisi anlayacak sevdiğini ve sevildiğini
Bir gün çocuk, elbet bir gün
Ebediyetin dudaklarıyla öpeceksin
aşk ile parlayan gözleri
Ey! Hüzünlü gecelerin boynu bükük çocuğu..
Bir gün, elbet bir gün
Yüreğinde sevinç sevinç yeşerecek aşkın tomurcuğu
İşte o gün
Aşkın adaleti ve aşkın asaleti adına
Kavuşacaksın “Bir ömür” deyip de ant içeceğin insana
Bekle çocuk, sabırla bekle!
Bir gün gelecek
Beklediğin de gelecek
Karanlıkları aydınlatan nurlu ışıklar gibi
Ve saracak yaralarını
Ab-ı hayat kokulu sarmaşıklar gibi
Yani çocuk
İster koş, ister yürü, ister emekle
Ne yaparsan yap, nasıl yaparsan yap ama bekle…
Nasılsa bir gün
El ele tutuşup ruhunda taşıdığın umutla
Geride bırakıp bu çocuksu yaşını
Gizlemeyi öğreneceksin gözlerinin yaşını
Ve diyeceksin ki
“Ağlayanlar değil, ağlatanlar yere eğmeli başını”
İhsan Turhan

Bir yanıt yazın