Güçlü Kadınlar
 
Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri
halletmeye çalışan.
Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen.
Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler.
Evdeki tüm tamirat, tadilat işlerinden anlarlar. 
Bir erkeğe
mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. 
Faturalarını kendileri
yatırırlar. 
Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. 
Hatta etraflarının
yükünü de üstlenirler. 
Özgürlüğü severler, dik durmayı da, güçlüdürler çünkü..
Âşık olduklarında hissederek yaşarlar. 
Aşklarına kurallar
koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. 
Sevdiklerine problem çıkarmazlar. 
Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri
buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden
almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.
Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile
olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar çünkü. 
Para var mı, işyerinde
sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte
oldukları erkeği. 
Çünkü istemezler kimse onlara acısın. 
Sonra da bir bakarlar
ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse
onlara acımaz.
Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun
çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. 
Ezkaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya
kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın, tahammül edilmez kadın
damgasını yerler. 
Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz
bu güçlü kadınlar! 
Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve
onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.
Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu
terk eden erkek gitmiş, muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya
başlamış.
Erkekler çok severler böyle kadınları. 
Birinin ona muhtaç
olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. 
Onlara kendini erkek gibi
hissettirir! 
Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.
Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar çünkü. 
Nereden
yatırılır onu da bilmezler. 
Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü
taşıyamazlar onca torbayı. 
Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları,
kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler.
Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar.
Akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim,
diye sorarlar. 
En kötü ihtimal dışarıdan yemek söylerler. 
Zayıf kadınlar doğurdukları
çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya
alışmışlardır bir kere. 
Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar.
Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü
kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbir şeyi
beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. 
Pek teşekkür etmezler, kıskançlık
krizlerini de severler. 
Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. 
Erkekler bu kadınları asla terk edemezler.
Çünkü o güçsüz, kırılgan bir kadındır. 
Ayrılırsa kurda
kuzuya yem olur. 
Koruyup kollanmalıdır her an o!.
Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve yıpranmazlar.
Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da
onlardır.
Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl
gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar..
Alıntı

Bir yanıt yazın